14 Kasım 2008 Cuma

Yarin

Yarin sabah farkli bir dunyaya, farkli bir sekilde uyanmak istiyorum. Beni uyandiran bir çalar saat olmasin, çiçek kokusu ve kus civiltilariyla uyanayim.
O gun herkesin karni tok olsun. Bunu bilerek yapayim kahvaltimi huzur içinde. Her sey çok daha lezzetli gelsin, eksimesin açlik dusuncesiyle.
O gun is,okul olmasin. Sadece eglenmek için çikalim evden. Her seyi deneyerek, gorerek, dokunarak, tadarak ogrenmenin ne kadar eglenceli oldugunu da ogrenelim o gun.
O gun trafik olmasin. Bulutlar gotursun bizi gidecegimiz yere. Bulutlarin uzerinde içimizi isitsin gunes, tenimizi yakmak yerine. Gokkusaklarindan kayarak, çiçek tarlalarina dolalim.
O gun herkes anlasin birbirini, herkes arkadas olsun. El ele tutusup oyunlar oynayalim. Ve dusunelim...
"Neden bu gunumuz gibi olmasin yarinlarimiz?"

5 Kasım 2008 Çarşamba

Zincirler


Boylarimiz bir metre-bir metre yirmi santimetreydi. Sabah erkenden sokaklara tasar, el ele sarkilar soylerdik. Sarkilarimizda hep sevgi, baris ve mutluluk vardi. O zamanlar kosulsuz severdik, tum kalbimizle guvenirdik. En buyuk hazinemiz hayal gucumuzdu. Hepimizin kanatlari vardi, dunyanin dort bir yanina gitmek icin gozlerimizi kapardik sadece.Azla yetinmeyi de biliyorduk. Beton, bombos bir bahce satomuz olurdu. Onundeki iki kuru bitki sonsuz ormanimiz. Deliler gibi kostururduk, mutluluk çigliklariyla dolardi her yer. Tek hedefimiz vardi; eglenmek.
Sonra bize zincirler verdiler. Bir halkasi egitim sistemi, bir halkasi issizlik, bir halkasi yolsuzluk, bir halkasi aclik... Hemen aldik zincirleri. Yeniyi seviyorduk o zaman, yeniye açiktik. Basta oyunlar oynadik zincirlerimizle, kesfettik halkalarini teker teker... Sonra fark ettik dolandigimizi o zincirlere, kurtulamadigimizi. Çektiler zincirlerimizden, ayirdilar sevgiyle tutustugumuz ellerimizi. Susturdular baris dolu sarkilarimizi. Unutturdular hayal gucumuzu. Suruklediler bizi...